21 Aralık 2010 Salı

GDO'lu Hikayeler...

Moda bana her zaman antipatik gelmiştir. İnsanlara yapay, geçici, tatlı hayaller satılmasını anlamsız ve sevimsiz bulurdum. Artık modayı bu kadar sert eleştiremiyorum. Bunun sebebi satın aldığımız tatsız hayaller.

Evet satın alıyoruz. Paramız, zamanımız, dikkatimiz, sağlığımız karşılığında satın alıyoruz.

Her yerde hikayeler anlatılıyor, dinliyoruz. Arkaplanında korku, karamsarlık, kıskançlık vb. Farkında bile olmadan neler neler yutuyoruz, sindiriyoruz.

"Hadi ya!" (hikaye sunuldu.)
"Nasıl yapıcaz? Problem var." (yutuyor)
"Bu böyle olmak zorunda." (afiyet olsun.)

Oyun, hikayenin ilk bakışta görülmeyen ve hiç tartışılmayan taraflarında. Almanların meşhur atasözü aklıma geliyor: "Şeytan ayrıntılarda gizlidir."

Eminim GDO'lu besinler de sağlıklı gözüküyordur.

Ağzımıza giren yemekler konusunda, kulağımıza giren hikayelerden birazcık daha duyarlıyız. Hani "Aslında bir bahçen olacak kendi domatesini, fasulyeni yetiştireceksin." derler ya. Aynı şekilde bazen kendi duygu ve düşüncelerimizi üretmemiz daha organik olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder